KURT İNİNDE KURDA KAPAN KURULMAZ
"Yüzeysel amaçlar, yüzeysel sonuçlar doğurur." Atilla
Kurtların kışın aç kaldıklarında uyguladıkları bir avlanma taktikleri vardır. Bu taktiğe göre kurt sürüsü iki kümeye ayrılır. Birinci küme fedai kümesidir; ikinci küme ise pusu kümesi. Fedai kümesi köpeklerin bulunduğu yerleşim yerine girer ve köpeklere saldırır.
Biraz mücadele ettikten sonra fedai kümesi, yenilmiş gibi davranıp köpeklerden kaçmaya başlar; doğal olarak köpekler de kurtların ardından onları kovalamaya başlarlar. Ama köpekleri bir sürpriz beklemektedir. Çünkü asıl ve kalabalık topluluk olan pusu kümesi, onları yerleşim yerinin dışında beklemektedir. Pusu kümesi hilal biçiminde dizilmiş ve iyice gizlenmiştir. Fedai kurtlar, köpekleri kurnazca bu hilalin ortasına çekerler.
Köpekler hilalin içine tümüyle girince, pusu kümesi, hilali uçlarından kapatır ve köpekler bir çember içine alınmış olur. Artık köpeklerin kurtuluş umudu yoktur; zafer kurtlarındır.
Peki, zaferi kaybeden köpekler ne yapar?
Onlar için mühim olan kemiktir, nerden geldiği ve kimin verdiğinin bir önemi olmadığı gibi, dün ne söylediklerinin ve ne yaptıklarının da hiçbir kıymeti yoktur. Aç kaldıklarında doymak için omurgalarını yok sayarak bazen bıyıklar kesilip sakal bırakılarak kamufle olunur.
Sonra mı ne yaparlar?
Kurt inine sızıp kurda kapan kurarak öç almak isterler. Bunun için sinsice beklerler.
Kurt inine sızan köpeklerden kurtulmak için ne yapmalı?
"Planlarını anlamak için onları gözden geçir." diyen Sun Tzu yönetim kadrosuna sahip olan bir liderin zaman zaman durup kendi ekibine bakması gerektiğini ifade etmektedir.
Ekibin neler yaptığını, nerede yaptığını, nasıl yaptığını, ne zaman yaptığını ve kiminle yaptığına yönelik eylemlerin analizlerini gözeterek kişisel bir plan ve program içerisinde lider metodlarını inşa eden güçlü stratejiler oluşturmalıdır.
Bu uygulamalar hususunda güçlü bir mekanizma inşa eden liderin ekibi karınca misali daima çalışır, üretir, yenilikler icra ederek sistemi güçlendirir.
Bu uygulamanın yapılmadığı bir mekanizmada çalışanlar (danışılan kişi vb.) lider karşısında el pençe durarak topuk selamı vererek her şeyin güllük gülistanlık olduğu ve halkın liderden ne kadar memnun olduğunu dile getirir. Halka da dönerek bütün uygulamaların lider himayesinde gerçekleştiğini, eğrisini ve doğrusunu tek lider bilir, vardır bir bildiği diyerek tembelliklerini kamufle ederek sorunlar çözüme ulaşmadan kaytarırlar, dert devam eder…
Bu olumsuz kategoriler ‘kraldan çok kralcı’ sınıfına girenleri belirtir. Onlar için aslında liderin kim olduğunun hiçbir önemi yoktur, sadece liderlik katının konforundan istifade etmek vardır. Bu kişi ve gruplara bu ne turşu bu ne lahana dediklerinde, bizim için turşu bugün, yarın ise lahana demektedirler.
"Aksiyon olmadan vizyon sadece bir hayal, vizyon olmadan aksiyon ise sadece bir aktivitedir. Vizyon ve aksiyon dünyayı birlikte değiştirebilir."
Vizyonu oluşturmak liderlik sanatıdır. Bunu başarılı bir şekilde uygulamak ise danışman kadrosunun kalitesi nispetinde gerçekleştirilen aksiyona bağlıdır.
Bu bilimsel metotlardan yola çıkarak ülkemizi ele alacak olursak şayet nasıl bir sonuca varırız?
Bugün ülkemizde başarılı ve liderlik makamına sahip bir cumhurbaşkanı (Recep Tayyip Erdoğan) var. Asra dayanan ve batıl batının gizli politikası olarak devlet sistemine bakteri olarak aşılanan FETÖ/PDY ile mücadele edecek cesareti ve bu milli şuuru kendisinde gören bir lider. Güçlü bir sezgi yeteneği, didaktik mücadele kabiliyeti, sevgi ve saygı ile bütünleşen millet merkezli hizmet anlayışına sahip olan bir kişi…
Fakat siyaset ve devlet yönetimine bir fotoğraf gibi düşünüp genel ve geniş kareden baktığımda gördüğüm farklı bir tabloyu dile getirmek istiyorum.
Bugün cumhurbaşkanı sayın Recep Tayyip Erdoğan beyin çevresinde çöreklenerek kamufle olmuş, dava ehli gibi görünerek al takke ver külah işlerine yönelmiş, işlerini sessiz ve sorgusuz halletmek için cumhurbaşkanına ve cumhurbaşkanlığı makamına hizmet için kendilerine tahsis edilen memurluğu (danışmanlık vb.) kullanarak iş bitiriciler türemiştir.
Soranlara; önce kendilerine tahsis edilen makamın unvan derecesini zikrediyorlar. Efendim ben falan falan…
Sonra hiç uzatmadan konuya girip talebi arz ederek reis emretti, genel başkandan talimat var, devlet büyüklerimiz böyle olmasını istiyor gibi kinayeli cümleler ile aslı astarı olmayan şizofreni ruhlarını ifşa edercesine dünyalık arzular için yol kat etmektedirler. Bu zümrenin utanma ve ya sıkılma gibi bir dertlerinin olduklarını da sanmıyorum. Çünkü kör olan gözleri sadece çıkarlarını gösterdiklerinden kendi hallerinden haberdar dahi değiller. Birde bıyıklar kesilip sakal bırakılınca saklandıklarını sanırlar…
Barutu samandan olan topun ateşi yalçın değil, pis bir dumana benzer. Pis kokular etrafı kaplamadan yapılan temizlik hijyen ve berraklığı sağlar.
Yüzyıllık dönüşüm evresi içinde şekil alan dünya da güçlü bir devlet olarak var olabilmek için kurt ininde kurda kapan kurmak isteyen köpeklerden ve onlara kemik temin edenlerden kurtulmak lazımdır.
"Yüzeysel amaçlar, yüzeysel sonuçlar doğurur." diyerek güçlü adımlar ile Avrupa’yı dize getiren Atilla’nın bu güzide sözüne kulak vermek lazım.
İleri görüşlü ve hedef gözeten plan ve programlar yaparak devleti güçlendirip milletin refah seviyesini artıran Türkiye Cumhurbaşkanı sayın Recep Tayyip Erdoğan beyin bu hassas konuya yakında değineceğini ümit ediyorum…
Araştırmacı Yazar
Serdar Bozdoğan
- MAVİNİN İÇİNDE SİYAHI GÖRMEK ............. Eklenme: 24 Şubat 2020
- DÜŞÜN VE BAŞAR ................. Eklenme: 31 Ocak 2020
- CUMHUR CUMHURBAŞKANINDAN NE İS... ................ Eklenme: 28 Haziran 2019
- EY AMERİKA ................ Eklenme: 12 Haziran 2019
- SÖZ KONUSU VATANSA LÜTFEN AYKI... ................ Eklenme: 28 Mayıs 2019
- VAKİT SEHER VAKTİ ............... Eklenme: 19 Mayıs 2019
- İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE B... Ufkun ötesinde ferah istiyorsak felah adımlarla emin bir şekild... Eklenme: 09 Mayıs 2019
- NE YAPMALI NE YAPMAMALI ................. Eklenme: 09 Nisan 2019