25 Eylül 2016, 17:54 -
(3) YAHUDİ VE EVANJELİK HRİSTİYANLARIN SİNSİ PLANI..!
BU BİR YAZI DİZİSİDİR. -3.BÖLÜM-
Yahudi ve Hristiyan Evanjeliklerin en etkin oldukları alanlara medya, sosyal medya ve son dönemde sanat adı verilen sinema, dizi, tiyatro gibi görsel bütün argümanları sayabiliriz. Buralarda bazan direkt olarak konuyu işledikleri gibi bazan adına 24 ve 25. kare de denilebilen, aslında olmayan fakat illüzyon, illüminati, boyut farklılıkları nedeniyle gözün net göremeyerek yanılgıya düştüğü yada düşürüldüğü görüntüler üzerinden hedefledikleri konuyu işleyip, daha etkin bir yöntemle insanların bilinç altına yerleşmesini sağlarlar. Mesela bazan konuyla alakası olmadığı halde sizi film içinde kiliseye sokarlar, ekranda ABD bayrağı, Sion yıldızı gösterirler. Bir fotoğraf karesinde güneşin veya ayın el içinde tutuluyormuş gibi bir perspektifle resimlenmesi bu 25. kareye verilebilecek ahlaklı, masum örneklerdir. Ahlaklı ve masum diyorum zira bu illüzyonist örneklerle onlar resim ve sinemada sanat değil, bilinç altına yerleştirilebilecek her türlü ahlaksızlığı planlayıp, kurgulayıp beyaz perdeye uygular, resme uygular ve toplumlar üzerinde ahlâkî çöküntüyü hedeflerler. Affınıza sığınarak biraz dozu artırıp bir tek örnek vereyim siz başka rastladığınız örnekleri kafanızda çoğaltabilirsiniz. Bazan bir erkek bir bayan resmi ile, aralarında metrelerce mesafe varken yakın temas varmış gibi bir görüntüyü kamera veya fotoğraf makinesi ile sağlamak mümkün. O yakın temas görüntüsü nefis taşıyan insanın o an için düşünce ufkunda etkili olur ve bazan çok ciddi meselelerin önüne geçer, pek hoşuma gitmesede ifade edeyim; insanların akıllarını uçkuruna indirerek farkında olmadan önem sıralamanızı değiştirirler. Mesela siz aslında o anda kitap okuyorsunuzdur, eğitici ve öğretici mâsum bir kitap, dergi veya gazetedir görünüşte, fakat birden aklınızı cinselliğe uçuruvermişlerdir haberiniz olmadan üçüncü sayfa resimleriyle. Heleki bu gibi meseleleri çocuklarımız üzerine kurgulanmış çizgi filmlerde, çizgi roman, karikatür, çizgi film karekterleriyle düşünmek bile istemeyiz. O temiz dimağlarının nasıl bulandırıldığını, nasıl hayalperest, maddeperest, nefisperest... olarak yetişmek zorunda kaldıklarını. Güyâ bizim çocuklarımız ama aslında televizyon çocukları olduklarını, bedenleri akılbaliğ oluncaya kadar bizde, akılları başka yerlerde, hattâ akılbaliğ olunca bedenende uçtuklarını ve bir daha onlara hakim olmadığımızı elimizden bir şey gelmediğini hayıflanarak müşahede ediyoruz.
Yahudilerin ve Evanjelik Protestan Hıristiyanların dünya üzerinde basın, yayın, sosyal medya, sanat gibi iletişim kanalları üzerindeki etkisini anlatmak için bir kaç örnek verirsek yeterli olur heralde. Murdoch ismini duymuşsunuzdur. Aslında Avusturya'lı ama İsrail'e bağlılık yemini etmiş ve dünyanın geleceğini İsrail'in geleceğine bağlayan bir Hristiyan Protestan Evanjelist. Bu adamın farklı ülkelerde toplam 550 tanecik kanalı var. Türkiye'de Fox TV ve Cartoon Network çizgi film kanalı başta olmak üzere benim bildiğim irili ufaklı 10 kanalı var. Murdoch sadece bunlardan bir tanesi. Ya diğerleri... Facebook, twitter gibi diğer iletişim araçları üzerindeki etkilerini tarif etmek bile zor.
Kamuoyu oluşturmayı hedef edinen, Rakibi bozmayı galibiyete giden yolda avantaj gören, bu uğurda hedefe ulaşıncaya kadar her yol mübahtır diyen bir anlayışla bu kadar güçlü bir medya ağıda ellerindeyken sadece bilinçli, şuurlu ve iradeli olarak mücadele ederiz. Neyin nereden geldiğini bilmek, ona göre gardımızı almak durumundayız. Yetiştirilen neslin nasıl bir ahlâkî çöküntüye çekilmek istendiğinin farkına varıp, müdahil olmalıyız. Peki ama nasıl sorusu aklımıza geliyor tabi. ..Onlar kadar televizyon kuralım, medya, sosyal medya ve sinemada hakim olalım; evet mutlaka olmalıyız ama bunu şimdiki nesli kurtarmak için yapmaya çalışırsak çok geç kalmış oluruz. Daha acil tedbirler almak zorundayız. En acil yapılması gereken, çocuklarımızı ve en baştada kendimizi kontrol altında tutmalıyız. Medyadan uzak durmamız mümkün değil, öyleyse zararlı içerik sunan kanalları tv lerden silerek ve sosyal medyayı ebeveynler olarak öğrenip çocuklarımızla oralarda arkadaş olup neleri takip ettiğini ve neleri beğendiğini takip edip, onlara örnek olabilecek güzel paylaşımlar yapabilir, onların yaptığı güzel paylaşımları beğenip teşvik ederek kısmen tedbir alabiliriz. Eğitim uzun bir süreçtir, sabırla devam etmeliyiz. Yoksa evde babası yada annesine hizmet etmekte zorlanan çocuklar, sosyal medyada vatan hainlerine, hattâ dış mihraklara seve seve hizmet edebilirler.
Bunların yine en etkin oldukları bir başka alanda ellerindeki bu müthiş iletişim gücüyle kamuoyu oluşturmaktır. Bazan olurki size kendi derdinizi unuttururlar Amerika'daki sıradan bir olayı, Asya'daki sıradan bir olayı çığırtkanlık usulüyle size öyle bir servis ederlerki hiç etkiniz olmayacağı halde ekrana kilitlenirsiniz. Bazan kendi ülkemizdeki sıradan bir olayın reytingi hayat memat mücadelesinin önüne geçebilir. Mesela Türkiye'nin Avrupa Birliğine tam üyelik başvurusunun oylanacağı açık oturumun reytingi yerlerde sürünürken, kaynana gelin muhabbeti reyting rekoru kırdı. ..
Geçmişte ihtilallere giden yolda ne tip havalar estirildiğini, nasıl yeni ve basit meseleleri devasa problem gibi milletin gözünün önüne serdiklerini büyüklerimiz gayet iyi anladılar fakat anladıklarında iş işten çoktan geçmişti. Bu günde yok efendim şort muş, don muş gibi meseleleri milletin, ülkenin, hattâ âlemi İslamın kamuoyunun önüne geçirmeye çalışanlarında aynı yolla geldiğini görüyoruz. Ülke Suriye'de savaşa girmiş, Güneydoğu'da Terör mücadelesi veriyor, Darbe atlatmış ve hâlâ sinsi plan devam ediyor. Fakat nedense bazı basın yayında bu gibi hayati meseleler şort kadar, yada vatan hainlerine gösterilen ilgi kadar yer alamıyor.
Daha önceki yazılarımızda Evanjelik Protestan Hıristiyanlar ın inançları konusunu işlemiştik. Bunlar Yahudilerin Arzı Mev-ud a kıyamet öncesi bir kez daha kavuşmaları karşılığında Allah’ın âhirette kendilerine Cennet vereceğine inanıyorlar demiştik. Makyavelizm, Evanjelizm ve Yahudilerin ortak anlayışı hedefe ulaşıncaya kadar her yol mübahtır olduğuna göre, bunlar acaba şunuda yaparmı diye sormak oldukça anlamsız. Şimdi gelelim Türkiye'de aynı metodu uygulayanlara. ..Askeriyeye, Devlet dairelerine girinceye ve etkin hâle gelinceye kadar, içki içebilirsiniz, karılarınız başkalarıyla dans edebilir, namazı îmâ ile kılın, tuvalette abdest alın, zina yapıp zevk almayın gibi usullere kendilerini saklayanlarla bunların usulleri aynı değilmi...Rakibi zayıflatmak galibiyete giden yolda avantaj sağlayan yöntem olduğuna göre, onu bunu tekfir ederek oluşan birliği bozmaya çalışanların, bazı hoca kisvesi altındaki sahtekarlarla kurban şöylede olur, namaz duâ demektir, başörtüsü teferruat, kader yoktur, Allah her şeyi bilmez, bu zamanda faiz diyarı harp olduğu için helaldir gibi hükümleri tahrif etmeye çalışan münferit hoca? ların ve bazı cemaatlerin kimler tarafından yönlendirildiğini, özellikle maddî ve mânevî imkanlarla desteklendiğini, lüks içinde yaşadıklarını, bu işlere tenezzül etmeyen, tevessül etmeyenlerin mânen güçlü fakat maddeten sefilleri oynadığını objektif bakarsak rahat bir şekilde görürüz. Hattâ bu alanda fanatik dindar görünen, ılıman dindar görünen, din karşıtı görünen, kominist görünen fakat kapitalist hastanelerde tedavi olanların aynı noktaya hizmet ettiğini anlamak için dâhî olmaya ihtiyaç yok. Yani bütün kutup başlarınıda ellerinde tutmaya çalıştıklarını ve bunuda büyük ölçüde başardıklarını söyleyebiliriz.
Şizofren hastası gibi tedirginlik içinde olmak problemi çözmüyor. Dostumuzu ve düşmanımızı tanımak, ona göre tedbir almak gerekir. Dost edindiklerimizi iyi seçmek zorundayız. Son dönemde kısır bir anlayışta yine sinsi bir el tarafından topluma empoze edilmeye çalışılıyor. Dost edinmekle alışveriş etmeyi birbirine karıştıran toptancı bir düşmanlık hisside devlet yönetimiyle bağdaşmaz. Nasılki Sultan Ahmet meydanında bir esnaf olsanız gelen müşteriye uyruğunu ve dînini sormadan satış yaparsınız, ama satış yaptınız diye onunla dost olmuş olmazsınız. Aynen öylede devlet idare ederkende alışverişte zaruret derecesine göre dostunuz öncelikli olmak kaydıyla yeri gelir düşmanınızlada alışveriş edersiniz. Bu güne kadar ki 3 ayrı yazıyla da anlatmaya çalıştığımız gibi bu gün bir kere daha teyit edelimki İsrailoğullarının Arzı mev-ud projesi dînî bir inanış ve Evanjelik Hıristiyanlar da bunların oyuncağı olmuş durumda. Onlar dinlerini bırakmayacağına göre onlarla samimi dostluk mümkün değil. Dünya üzerinde nüfuslarıda 500 milyonu aşmış durumda. Yani birilerinin dediği gibi bir avuç yahudi den ibaret değil tehlike. Ozaman tedbir alıp daha büyük bir birlik oluşturmalıyız. Bunlar ağırlıklı olarak nerelerde yaşıyorlarsa o ülkeler zaten bize oldukça mesafeli, azınlıkta oldukları ülkelerse bize daha yakın bir politika izliyorlar. Burdanda anlaşılıyorki projeye giden yoldada proğramlı hareket ediyorlar.
Almanya Protestan yüzde 34 civarı nüfusa göre ise yaklaşık 27.5 milyon
Hollanda yüzde 21 civarı, nüfusa göre 3.5 milyon
Belçika yüzde 25, nüfusa göre 3 milyon
İsveç yüzde 80, nüfusa göre 8 milyon
Danimarka yüzde 95, nüfusa göre 5.5 milyon
Danimarka'daki karikatür krizi ve Fransa'daki dergi meselesi kimler tarafından hazırlandı anlaşılıyordur heralde.
Finlandiya yüzde 80, nüfusa göre 5 milyon
ABD de ise bazı verilere göre yüzde 40 bazıları ise 46 oranında gösteriyor. Buda gösteriyorki 125 ila 150 milyon arasında Evanjelist Protestan var ABD de.
Dikkat edilecek olursa ABD de son seçimlerde neredeyse bütün kampanya Evanjelikler üzerinden yürütülüyor. ABD de 20 milyon evsiz, kamplarda yaşayan insan varken; İsrail'in güvenliğine 38 milyar dolar bütçe ayrılacağını duyurmaları Evanjelikler açısından İsrailoğullarının ve Arzı mev-ud inancının önemini anlatmaya yetermi bilmiyorum. ..
Son olarak içimizdeki bazı aklı evveller yazdığımız bu bilgilendirme yazılarını iki farklı şekilde eleştirmeye çalışıyor.
1) Allah onlara fırsat vermez. Bende canı gönülden ÂMÎN diyorum. Fakat dünya imtihan dünyası. Burası Cennet değil. Burda müslüman da, müşrikte, kâfirde imtihan edilir. Eğer sadece Allah fırsat vermez penceresinden bakacaksak, O zaman Allah 500 bin Suriye'linin öldüğü, milyonlarcasının yurtsuz kaldığı, Filistin'in elden gittiği dönemdede fırsat vermezdi ama verdi. Allah her şeyi sebeplere bağlamıştır ve hikmetinide kendisi bilir. Kullar sebepleri ile imtihan edilir, hikmete fazla burnunu sokmazlar. Biz sebepleri yerine getirmek yerine yan gelip yatıp hâşâ Allah’ı hikmetle imtihan edemeyiz. Bizim üzerimize düşen, öğrenmek ve tedbir almaktır. Takdir Allah’ındır.
2 ) Güyâ tedirgin ediyor korkutuyormuşum. Buna cevap Üstadın ifade ettiği gibi tükürükle olur. Ben Elhamdülillah yedi ceddimle birlikte müslümanım. Kemik sevdasına yazı yazanlardan değilim ve köşe yazarlığı için hiç bir zaman kemik peşinde olmayacağım Allah’ın inayetiyle. ..
Bu yazı dizisine bir bölüm daha ekleyeceğiz 4. Bölümü son olacak. Daha sonraki yazımızda Kuran üzerinden çıkarılmaya çalışılan fitne ve bozuk itikatları izah edeceğiz İNŞAALLAH. ..
SEYFETTİN KÜRNE
YORUM YAZ
BU HABER İÇİN HENÜZ YORUM EKLENMEMİŞTİR.
Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları, okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir. Yazılan yorumlardan Araştırmacı Yazarlar hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
DİĞER Seyfettin KÜRNE HABERLERİ
- HZ. ALİ'ye (r.a.k.v) ACEM ... İslam kin tutmayı Kuran'da yasaklamışken, Peygamberimiz s.a... Eklenme: 03 Eylül 2019
- MAVİ BONCUKLU DİYANET..! Skandal Hutbeye Cevap.. Eklenme: 31 Ekim 2016
- YAHUDİLERE VAAD EDİLMİŞ TOPRAK... TEHLİKE KAPIDA 2.BÖLÜM Eklenme: 20 Eylül 2016
- İŞTE YAHUDİ VE EVANJELİK HRİST... (BU BİR YAZI DİZİSİDİR) - (TEHLİKE KAPIDA - 1 ) Eklenme: 16 Eylül 2016
- ESKİ HÂL MUHAL, YA YENİ HÂL, Y... ..... Eklenme: 11 Eylül 2016
- AT İZİ İT İZİNE KARIŞTI !! Âlemi İslamın Güzide Bahçesi Türkiye'yi Örselettirmeyin. .. Eklenme: 07 Eylül 2016
- Hem Demokrasi Dersi Hem Din De... Geçtiğimiz günlerde Ahmet Hakan Sunumuyla Cnn Türk'te Yayın... Eklenme: 01 Eylül 2016
- Sayın Cumhurbaşkanımızdan Bekl... Sn. Cumhurbaşkanım Ve Değerli Kamuoyu.. Eklenme: 29 Ağustos 2016
Ferudun Özdemir: 'Allah Var, Problem Yok'
Ferudun Özdemir, “Allah var, problem yok!” adlı kitabında, yaşanan tüm olumsuzluklara rağmen, Allah'a dayanıp, O'na güvenen insanların bir şekilde aydınlığa kavuşacaklarının farkındalığını oluşturuyor zihinlerde…