FE EYNE TEZHEBUN (NEREYE GİDİYORSUNUZ)
İslâm ümmeti olarak çok karanlık bir dönemden geçtiğimiz izahtan varestedir aslında
Osmanlı’nın dağılmasından sonra ümmet bir türlü kurumsal birlikteliğini tesis edemedi. Müslümanların başındaki statikocu rejimlerin zaten böyle bir projesi ve böyle bir derdi yok. Onlar oturdukları koltukları korumanın telaşı içerisindeler. Zira onların iktidarları mevcut durumun muhafazasına bağlıdır. Onlar Müslüman halkımızın beklentisi hilafına politikalar uygulamaktadırlar. Bu gerçeklikten dolayıdır ki, “Arap Baharı” devreye girmiş oldu. Ümmetin ezici çoğunuluğunun arzu ve beklentisi statikocu rejimlerin değişmesinden yana idi. Ancak sinsi global güçler devreye girerek statikonun değişmesine engel olmak için her türlü manipülatif girişimde bulunmayı ihmâl etmediler.
Muhtelif ülkelerdeki nümayiş ve gösteriler ya spesifik taktiklerle elimine edildi veya askerî birlikler tarafından şiddetle bastırıldı. Suriye örneğinde ise iş iç savaşa evrildi. Aslında “Arap Baharı” adına kreatif bir domino etkisi bekleniyordu. Şeytanî güçler buna müsaade etmedi. Oysa Müslüman halkların önlerinde yakın tarihimizden çok güzel bir örnek vardı. Bu örnek İrân İslâm Devrimi’nden başkası değildi. Ancak ümmet mezhebi saiklerden yola çıkarak bu muhteşem devrime bigâne kalmayı tercih etti. Oysa çok engin bir tecrübe bu mustazaf ümmete sunulmuş bir fırsattı. Ama bu imkândan faydalanılmadı. Özlenen devrimler ve yapısal değişimler bir başka bahara kaldı.
İkinci Dünya Harbi’nden sonra Avrupa kentlerinde adeta taş üstünde taş kalmamıştı. Şehirler enkaz yığınına dönmüştü. Ama savaş bitip de barış hasıl olduktan sonra ne oldu? Hemen Avrupa Birliği’ne doğru bir süreç başlattılar. Önce ekonomik işbirliği çerçevesinde kurumsal yapılar oluşturmaya koyuldular. Belirli bir süre sonra 12 ülke bir araya gelerek AB’yi tesis ettiler. Ve böylece sınırlar kaldırılıp ortak para birimine gittiler. Süreç içerisinde bu birliğe 28 ülke dahil oldu. Avrupalı siyasîlerin ifadesiyle AB bir Hıristiyan kulübüdür. Buna rağmen Türkiye’deki siyasîler bu birliğe girmek için can atmaktadırlar. Avrupalı bazı politikacılar Ankara’nın bu talebini şaşkınlıkla karşılayıp, “AB bir Hıristiyan ülkeler topluluğudur, Müslüman bir ülke olan Türkiye’nin aramızda ne işi var” diyerek tepki vermektedirler. Adamlar haklı. Ankara’daki siyasîler böyle bir eğilim göstereceklerine İslâm birliği için adım atsalar daha iyi olmaz mı?
İkinci Dünya Harbi’ni yaşamayan İslâm ülkeleri ise bir türlü böyle bir birlikteliğe yönelmediler. Ümmet 57 ulus devlete bölünmüş vaziyettedir. Merhum Erbakan Başbakanlığı döneminde D-8 projesi ile İslâm ümmetini birleştirmenin çabası içerisine girmişti. Merhum Erbakan’ın hedefi bütün Müslüman ülkeleri bir tek “İslâm Devleti” çatısı altında bir araya getirmek, ortak para birimi ve ortak ordu oluşturmaktı. Ancak Siyonizmin ve küresel güçlerin güdümündeki 28 Şubat’çıların devreye girmesiyle hükümet alaşağı edildi. Böyle bir proje hayata geçseydi hiç kuşkusuz Siyonist işgal ve küresel güçlerin sömürü düzeni sona erecekti. İşte bu olmadı, şeytani güçler buna engel oldu. Hâlbuki 28 Şubat, sivil itaatsizlik hakkı kullanılarak (bir İslâm devrimi için) fırsata dönüştürülebilirdi.
Öyle ki, bu süreçte alenen hedef alınan dinî değerlerimizdi. İrtica bahanesiyle ve Sincan’daki “Kudüs Günü” etkinliğinden dolayı o günlerde adeta İslâm’a savaş açılmıştı. Çevik Bir gibi bazı generaller, “Gerekirse silah kullanırız” diyerek, alenen Müslüman halkımıza meyadan okuyordu. O günlerde başta Hürriyet ve Milliyet olmak üzere İslâm düşmanı gazeteler, Hitler’in propaganda bakanı Joseph Goebbels’in ağzından “Topyekûn Savaş” manşetleri atıyorlardı. “İrtica ile olan savaşımız gerekirse bin yıl süecek” diyorlardı. Bu ne alçaklık, bu ne küstahlık? Çakallar sürüsü adeta meydanı boş bulmuşlardı.
Kısaca ifade edecek olursak sadece Anadolu halkı değil, bütün bir İslâm ümmeti dünya sahnesinde olması gereken yerde değil. Kaos ve keşmekeşlikler devam ediyor. Oysa Rabbimiz biz Müslümanlara birlik ve beraberliği emrediyor. Ümmet olarak istikrar ve insicamımız buna bağlı.
“Eğer siz Allah adına, Allah’ın dinine yardım ederseniz, (Allah’ın buyruklarına sarılıp gereğini yerine getirirseniz), Allah sizin ayaklarınızı yeryüzünde sabit ber kadem kılar.” (Muhammed:7)
İşte ümmet olarak ne yazık ki, bu yapılmadı. Merhum Erbakan hocamızın bu projesine sahip çıkılsaydı hiç kuşkusuz İslâm ülkeleri müthiş bir istikrara ve müthiş bir güce kavuşacaktı. Çünkü yeraltı, yerüstü kaynaklarımız başta olmak üzere her türlü imkânımız buna müsait. Lokal bir güç olarak İran İslâm Cumhuriyeti buna en bariz örnektir. 37 yıllık ambargolara ve 8 yıllık tahmili savaşa rağmen kendi imkânlarıyla, kendi azim ve çabasıyla uzaya uydu göndermeyi başardı ve askerî alanda da ilerlemeler kaydedip üç bin kilometreyi vuracak füzeler geliştirdi. Öte yandan nano teknolojisini geliştirip bilimsel imkânlara da kavuşmuş oldu. Müslüman ülkeler arasında bunun elbirliği içerisinde yapıldığını düşünün? Ne büyük bir muhteşem tablo ortaya çıkar. Şer güçler bunu istemiyor. Onların tıyneti bu! Sömürü düzenlerinin akamete uğramamısı için bunu istemezler. Ancak biz Müslümanlar direnmek ve mücadele etmek zorundayız. Topyekûn İslâm ümmeti olara eğer emperyal güçlere karşı onurlu bir savaşım vermezsek kaybetmeye devam edeceğiz.
- İSLÂM MEDENİYET PROJESİ İMÂNÎ ... İnsanlık tarihi boyunca bu yaşlı dünyamızdan nice uygarlıklarla... Eklenme: 13 Şubat 2017
- TERÖR VE ŞİDDETİN MEŞRUİYETİ Y... Terör kelimesi Latince kökenlidir. Eklenme: 14 Aralık 2016
- ÜMMETİN HELÂKI İHTİLAFTIR Başlığımızın hadis olduğu rivayet edilmektedir. İhtilâf sözcüğü... Eklenme: 15 Kasım 2016
- KERBELÂ'DA ÂŞURA GÜNÜ İmâm (a.s) ve 72 yâranı dünya tarihinde görülmemiş bir testanı ... Eklenme: 07 Ekim 2016
- PARALEL DEVLET YAPISI VE KANLI... İnsanlık tarihi boyunca nice ilâhî hakikatlerin sahteleri ve pa... Eklenme: 28 Eylül 2016
- AZMETTİRİCİ ABD TETİKÇİ FETÖ D... ve PARALEL DEVLET YAPISI VE KANLI DARBE GİRİŞİMİ İLK DEĞİL Eklenme: 30 Ağustos 2016
- KANLI DARBE GİRİŞİMİNE BİR BAŞ... Daha önceki yazımızda ifade ettiğimiz gibi yaşlı dünyamız günüm... Eklenme: 11 Ağustos 2016
- KANLI DARBE GİRİŞİMİ HANGİ AMA... Devlet yönetimini ele geçirme amacıyla tarih boyunca birçok iht... Eklenme: 22 Temmuz 2016