14 Eylül 2017, 10:39 - 
Çocuk Gelişimi Uzmanı Serap Buharalı İle Çok Özel Röportaj

Çocuk Gelişimi Uzmanı Serap Buharalı İle Çok Özel Röportaj

Serap Hanım öncelikle kendinizden kısaca bahseder misiniz?


1975 İstanbul doğumluyum. Marmara üniversitesi okulöncesi eğitim bölümünü bitirdim. Ardından eğitim kurumlarında öğretmenlik, koordinatörlük ve eğitim yönetimleri gibi pozisyonlarda vazife aldım. Çocuk ve aile ile ilgili yetişkinlere eğitimler verdim. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Çocuk Gelişimi ve Eğitimi bölümünde zümre başkanlığı yaptım. Birçok eğitim projesinde bulundum. Kültür Bakanlığının kütüphanesine aldığı “annelik okulu” adlı bir kitabım mevcut. Tematik bir radyoda uzman konuk olarak uzun zamandır bulunuyorum. Çocuk terapileri üzerine eğitimler aldım. Şu anda da 2-12 yaş çocuklara başta oyun terapisi olmak üzere çeşitli terapiler yapmaktayım. Eğitimler ve seminerler vermeye devam ediyorum. Bistanbul Eğitim ve Psikolojik Danışmanlık adında bir merkezde çalışmalarıma devam etmekteyim.

Oyun çocuklar için bir ihtiyaç mıdır? Oyun çocuklar üzerinde hangi açılardan önemlidir?
Evet, bunu kesin olarak söyleyebiliriz ki oyun çocuklar için bir elzemdir. Çocuğun hem ruhsal hem fiziksel birçok ihtiyacını karşılar. Gelişim alanlarından bilişsel eğitimden dil eğitimine kadar tüm gelişimsel alanlarını destekler. Eğer bunun bilincinde olursak çocuklara zengin bir gelişim desteğini, yaşamsal tecrübeyi oyunlar aracılığı ile verebiliriz. Minik bebek dünyaya geldiğinde dünyaya yabancıdır. Geldiği yeri bilmek, benimsemek, adaptasyon göstermek için birkaç şeye ihtiyacı vardır. İhtiyaçlarının karşılanmasına, güvenilir bir ortama ve yetişkine, bir de oyunlara… Oyunlarla varlığını benliğini fark eder. Cinsiyetini, kendisinden başkalarını, sosyal hayatı, duygularının varlığını, hepsini oyunlarla deneyimler.
Sağlıklı çocuk oyun oynar, oyun oynayan çocuk sağlıklı çocuktur diyebiliriz. Oyundan uzak duran çocuk soru işareti taşımalıdır. Çocukların 12 yaşına kadar oyunları desteklenmeli ve oyunlarla bolca vakit geçirmeli. Farkındalıkları bu yolla artırılmalıdır. Hiçbir oyun yetişkinler tarafından kurgulanmamıştır, icat edilmemiştir. Var olan tüm oyunları çocuklar bulmuş keşfetmişlerdir. Oyun, çocuğun ruhunu tamir eder, kendi kendine iyileşmesini, daha güçlü mutlu olmasını sağlar. Kimliğini, kişiliğini, özünü bulmasında yardımcı olur.

Oyun ile, çocuk neleri fark eder? Kazanımları nelerdir? Oyunun, çocuğun kişiliğini oturtmasında da etkisi var mıdır?
Dünyasını fark eder, yaşadığı yeri anlamlandırır ve mekânda konum tayin eder. Eşyaları, nesneleri, yaratılan ne varsa onu oyun ile fark eder, biçimlendirir, dünyasına sokar. Realitesini oluşturur, bir yandan da hayal dünyasının kapılarını aralayıp hoş serüvenlere çıkar. Oyunlarında özgürdür, bağımsızdır, ne isterse odur. Kahramandır, başroldedir… Oyunlarında, yapamadıklarını yapar. Kendine amaçlar hedefler belirler. Bir hedef belirleyip defalarca dener, yılmaz. Sınırlarını öğrenir. Kabiliyetlerini, yeteneklerini fark ederiz. Ruh dünyası ile ilgili farkındalıklar kazanır, yeni farklı duygularla tanışır, sosyal hayatta kabul görmeyen duygularını yaşama fırsatı edinir.
Kişilik; zihinsel, ruhsal ve sosyal fiziksel farklılıklardan örülü bir bütündür. Kişiliği etkileyen en önemli etken, genetik kalıtımsal özellikler ve çevresel etkenlerdir. Çocuklar çevresini nasıl keşfeder, çevreden nasıl etkilenir, nasıl iletişim kurar? Tabi ki oyunlar aracılığı ile. Çeşitli oyunlar kurarak yaptığı bu iletişim kanalı ile etkileşim oluşur. Bu etkileşim, kişilik özelliklerinin biçimlenmesinde etkili olur. Daha sosyal daha özerk daha iletişim becerilerine sahip kendiliğinin farkında olmasını sağlayan oyunlar kişilik yapısına da olumlu etkiler sağlar.

Bazı ebeveynler oyunu sadece çocuğu oyalayan, vakit kazanmalarını sağlayan bir araç olarak görürler. Burada ebeveynleri bilinçlendirme adına neler söyleyeceksiniz?
Evet, böyle bir algıyı tamamen değiştirmek isterdim. Oyun, çocuğun işi tamamen. Bir babanın nasıl işi varsa bir annenin nasıl işleri varsa çocuk için de oyun budur. Günlük işinin çoğunun oyunla geçmesi gayet normal. Çocuklar minyatür yetişkinler değildir. Yetişkinler gibi davranmalarını beklemek doğru değil. Onların ruhlarına en uygun davranış, oyunlarla yaşama aktarma yapmak. Yetişkinlere tavsiyem, çocukların dünyalarını bilmeleri ve o dünyaya girmeleri. Bizim yetişkin dünyamızın penceresinden bakarsak onları göremez, anlayamaz ve çocukların kurdukları oyun temaları vakit oyalayıcı boş uğraşılarmış gibi gelebilir. Oyun, çocuğun çocukluk dönemindeki en büyük gelişimidir ve çocuğun ruhundakilerin özgür yansıması bile gelişime yeterlidir.

Çocukların yaşları büyüdükçe oyun ve oyuncak seçimlerinde farklılıklar olduğunu görüyoruz. Bu durumun çocukların gelişimiyle ilişkisi nedir?
Doğan bebek ilk zamanlardan itibaren, dışarıdan oyun gibi görülmese de çeşitli oyunlar oynar. İlk oyunlar semboliktir. Bedensel gelişime yöneliktir. Bu basit oyunlar çocuğun fiziksel gelişimini, motor gelişimini destekler. Büyüdükçe oyunlar karmaşıklaşır. Zihinsel gelişimi, dil gelişimini, sosyal ve ruh gelişimini de destekleyen oyunlar, çocuğun gelişimini önemli ölçüde destekler. Ebeveynler, çocuk gelişim alanlarını ve yaşa göre, aya göre gelişim basamaklarının kritik dönemlerini bilirlerse buna uygun oyun ve oyuncaklarla desteklerler. Bunun bilincinde olunursa bu konuda eğitimler yaygınlaşırsa ebeveynliğin de öğrenilmesi gereken bir süreç olduğu bilinirse çocuğu hayata hazırlayan oyunlar yaşa uygun uygulanabilir. Bu konuda ilk partneri olabilirler. Ve çocuğun dönemine uygun yapması olağan ve olağan olmayan durumları fark edebilir ve bununla ilgili destek sağlanabilir. Çocuğun doğasında oyun var, bunu engelleyemezsiniz. Engellenen çocuk asabileşir, huysuzlaşır, sıkıntı yaşar, solar. Yaşına, gelişimine, cinsiyetine, bireysel farklılıklarına göre doğru oyun ve doğru oyuncaklarla desteklenmeli.
Anne ve babalar okul zamanı başladığında çocukların tamamen oyunu bırakmalarını, sadece derse odaklanmalarını isterler. Bu durumdaki çocuk nasıl bir psikolojiye girer? Anne ve babaya düşen görev nedir?
Maalesef… Akademik başarı ve bununla ilgili telaş, anne babaları o kadar gerginleştiriyor ki çocuklar anaokulunda gün boyu çeşitli oyunlarla eğitim görürken, dramalarla bilgiler edinirken, üzerinden yalnızca bir yaz mevsimi geçip sonbaharda birden sıralara oturup saatlerce ders dinlemeleri ve eve gidip sayfa sayfa ödev yapmaları isteniyor. Çocuk birden olgunlaştırılıyor, ödev ve derslere normal olarak tepki verdiğinde ise “istenilen üstün başarı!!!” beklentisi karşılanmadığında anne babalar telaşa düşüyor. Gün içerisinde çocukların bir nevi gıdası oyundan uzaklaştırılıyor. Oysaki çocuğun dünyasında oyun; spor, sanat, beceri, yetenek gibi birçok alanı barındırır. Oyun azaltılarak aslında çocukluklarını alıyoruz ellerinden. Çocukluğunu yaşayamayan, o evreyi geçirilmesi gerektiği gibi geçiremeyen bir çocuk tabi ki psikolojik olarak birçok sıkıntı yaşar. Anne ve babalar çocuklarıyla oynamasını öğrenmeliler. Ödev, dersten arta kalan vakitlere sıkıştırılan bir eylem değildir. Çocukta, gereksiz bir şey yapılıyor duygusu oluşturulmamalı. Plan çerçevesi içerisinde günlük yaşam içerisine yerleştirilmeli. Aile oyunları mutlaka olmalı. Çocukların arkadaşları ile de oyun oynamaları için ortamlar oluşturulmalı.

Oyun oynama imkânı bulunmayan çocuklarda ne gibi sıkıntılar doğar? İleriki yaşamına nasıl yansır?
Çocukların doğal dili oyundur. Oyunu ellerinden alırsanız dilsiz kalırlar, kendilerini ifade edebilecekleri iletişimi kesmiş oluruz. Çocukların büyümesi hızlandırılmaz ama sağlıklı büyümesini destekleyen araç oyunlardır. Sağlıklı çocuk neşelidir, hareketlidir, hayat doludur, bulunduğu ortama enerji verir. İnsan yaşamında her dönemin belirleyici unsurları var. Çocukluk dönemine damga vuran unsurlardan biri de oyunlar. Yaşam dönemlerinde yapılması gerekenler eksik ya da yanlış yapıldığında ya da hiç ortam oluşturulmadığında sonraki dönemlerde farklı bir yanı ile karşımıza çıkıyor tabi. Klasik bir cümledir ama “çocukluğunuza inelim” cümlesi, aslında ergenlik, yetişkinlik döneminde yaşananlar ile bağlantılı. Mutlu çocukluk geçirmek mutlu ergenliktir, mutlu yetişkinlik kendi ile barışık kemâle ermiş yaşlılıktır.

Peki, oyun terapisi nedir? 
Oyun çocuklar için nefes almak kadar doğaldır. Çocukların evrensel ifade biçimidir. Oyun sadece normal çocuk gelişiminin desteklenmesi için gerekli değildir. Aynı zamanda pek çok terapötik güce de sahiptir. Çocuk olmalarına izin verildiği ve tamamen kendileri olmakta özgür oldukları sinyali verildiği bir yerdir oyun terapi odası.
Oyun terapisinin gayesi, çocukları büyüme sürecinde anlamak ve yardımcı olmak çerçevesinde geliştirmeye ve ilerletmeye çalışmaktır. Oyun terapisi ile; çocuğun en iyi şekilde büyümesinin ve gelişmesinin sağlanabilmesi için gerekli oyun materyalleri tedarik ederek, oyun boyunca kendisini tamamen ifade edip kişiliğini (duygular, düşünceler, deneyimler ve davranışlar) keşfedebileceği güvenli bir ilişki ortamı ve çocuğun doğal iletişim çevresinin kurulması sağlanır.
Oyun terapisi tanı koymaz; çocuğun kendi kendisini tedavi etmesini, iyileştirmesini sağlar. Çünkü her çocuğun içinde bu güç vardır. Terapi bunu ortaya çıkarır. Oyun terapisinde üzerinde durulması gereken en önemli şey; terapist ile çocuk arasında ilişkinin iyileştirici gücüdür. Çocuktaki semptom, çocuğun ailesini de işin içerisine alır. Oyun terapisinde aileye de eğitim ve destek verilir. Ortak işbirliği yapılır.

Bu yöntem hangi yaş grubu çocuklar için uygulanıyor?
Oyun terapisi 2 ile 12 yaş arasındaki çocuklara uygulanır.

Oyun terapisi yöntemi çocuklara hangi durumlarda uygulanabilir? 
Oyun terapisinin çocuklara yardımcı olacağı başlıca konular;
• İstismar (Fiziksel, Cinsel, Duygusal, Sosyal )
• Dikkat Eksikliği, Hiperaktivite
• Öfke, Sinirlilik, Dürtü Bozukluğu
• Bağlanma Sorunları
• Davranışsal Problemler
• Ölüm/Kayıp/Boşanma
• İletişim Problemleri
• Gecikmiş Gelişim
• Depresyon
• Kabuslar, Gece Korkuları
• Otizm, Aspenger Sendromu
• Fiziksel Yetersizlikler
• Okul Fobisi, Okul Uyum Problemleri, Okul Başarısı
• Seçici Sessizlik/Konuşma Problemleri
• Sosyal Dışlanma
• Travmalar
• Performans Düşüklüğü

Bu yöndeki çalışmalarınızdan ve süreçlerinden biraz bahseder misiniz?
Onları kendi süreçleri içerisinde kendilerini iyileştirebilecekleri en iyi yöntem olarak oyun terapisini benimsedim. Bu çalışmalardan çocuklar ve aileler fayda gördükçe ne kadar isabetli bir seçim yapmış olduğumu her defasında fark ettim. Çeşitli sıkıntıların giderilmesini ve bu süreç içerisinde çocuğun kendi özgüvenini kazanmasını, kendine ve çevresine güvenmesini, bu terapi yönteminde oyunu kullanarak elde edebiliyorsunuz. Çocuklarla çalışmak kolay değildir. Ergenler ve yetişkinlerden daha karmaşıktır. Kendilerini ifade edebilecek dil gelişimine sahip değildirler. Somut düşünürler. Terapiye gelen çocuk ile yetişkin arasındaki fark; yetişkin kişi sıkıntısının sebebini az ya da çok bilir. Ama çocuklar semptomları ile gelir ve sebeplerini bilemezler. Oyun terapisinin en güzel yanı; çocuklara test uygulamak ve tanı koymak zorunda olmamak, çocuğun içindeki kendini iyileştirme gücüne inanmak. Terapide, sürece inandığınızda sonucu görebiliyorsunuz. Terapist; güvenilir, olumlu enerji verebilen, iletişimi çok iyi sağlayan biri olabildiğinde gerçek manada terapi olabilir, ancak o zaman iyileşme başlayabilir. Her çocuk farklıdır. Benzer semptomlar gösterse bile hiçbir çocuk aynı değerlendirilmez; her çocuk özel ve farklıdır. O yüzden de her çocukta süreç farklıdır.
Terapist olarak her şeyi biliyormuşum gibi davranmıyorum o odada. Çocukları sevmeye devamlı açık oluyorum ve kendi içimdeki çocuğu da kabul ediyorum. Çocukların bana çok şey öğreteceğini biliyorum. Çocukların sığınabileceği bir yer olmak, ailelerin Serap’a gidiyoruz dediklerinde çocukların “oleyy” demesi, bunu sağlamak gerçekten önemli benim için. Karşılaştıkları zorlukları zihinlerinden silmiyorum, yok etmiyorum; çünkü yok edilemezler. Yalnızca bununla nasıl baş edeceklerini, nasıl yaşayacaklarını öğreniyorlar…
Ailelere, daha iyi birer ebeveynlik yapmaları için destek vermek de önemli. Her anne her baba iyi. Sorun burada değil. Ebeveynlik yapmak ayrı bir zanaat. Bazen öğrenilmesi gerekiyor. Çünkü hiçbir çocuk sorunlu doğmuyor. Kötü ebeveynliklerimiz yüzünden sıkıntılar oluşuyor, terapi desteği gerekebiliyor. Terapi yapılmazsa o sorun ne oluyor? Yok olduğu farz edilse bile hayatın farklı dönemlerinde su üstüne çıkıyor. Yalnızca sümen altı oluyor o kadar. Ya da daha ağır durumlara dönüşüyor.
Danışanlarım çocuk ve her bir çocuk benim dünyamı zenginleştiriyor. Onlara destek olabilmek, sıkıntıları ile baş edebilmelerinde yardımcı olabilmek, bu mesleğe bağlılığımı ve inancımı artırıyor.
Bu ayki sayınızda oyuna ve oyun terapisine yer verdiğiniz için çok teşekkür ederim…


Gönül Dergisi



YORUM YAZ
BU HABER İÇİN HENÜZ YORUM EKLENMEMİŞTİR.
 Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları, okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir. Yazılan yorumlardan Araştırmacı Yazarlar hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
DİĞER Röportajlar HABERLERİ
VİDEO GALERİ
 
YAZARLARIMIZ
Y
Metin ALKAN
ÜMMETİN EMİNİ EBU UBEYDE BiN CERRAH
Y
ferit karasu
YÜREĞİM DEKİ ŞEHİR
Y
Nurcan CANKORU
MENZİLE
Y
Mehmet GÖÇMEZ
ANMAK MI ANLAMAK MI
Y
SERDAR BOZDOĞAN
TARİH BİZİ ÇAĞIRIYOR BİZDE TARİHE YENİDEN ÇAĞ AÇTIRIYORUZ
Y
Pınar SÖNMEZ
AŞK BİR NOKTA
Y
Hatice BAŞKAN
KADINSIN
Y
Fatmanur KUŞ
SU GİBİ AZİZ OL EVLADIM
Y
Duygu Gürses DİKEN
MALINI BAĞIŞLAYAN ELBETTE KURTULUŞA ERMİŞTİR..
Y
Zeynep DEMİR
önce sela, sonra adın okunur minarelerden.
Y
Ayhan KÜFLÜOĞLU
Eşyayı gösteren Rabbimiz’in varlığı, o eşyadan daha zahir ve kesin
Y
Nur KABADAYI
Umut Ederek Yaşamak
Y
Büşra ŞENTÜRK
Sen Kaderim Misin
Y
Büşra Nur GECE
Mabede İsmet; Meryem'e Betül Sıfatı Yakışır...
Y
Merve DİKİCİ
TEVEKKÜL KIL
Y
Ebru ATA
KIYIYA İNSANLIK VURDU
Y
Mustafa KAYALI
ZAMAN VE MEKÂNDA KIBLEMİZ
Y
Türker ELMAS
NUR ve HAKİKAT AVCILIĞI
Y
Nagihan ZENGİN
Ademiyetten Kemaliyete İrfan Yolculuğu
Y
Öznur MACİT
bir b/akış bir yürüyüş (04,05,14 Eskici dergi yayınlandı)
 
EDİTÖRÜN SEÇTİKLERİ
BİR DOST PENCEREMDEN TÜRKİYEDE HANGİ NURCU KOLLARI FETÖYE DESTEK VERİYOR 2022 RAPORU VE BELGELERİ REFERANDUM SEÇİMLERİ ÖNCESİ BOMBADA FETÖNÜN PARMAK İZLERİ!!! (1)
 
KONUK YAZARLARIMIZ
K
İsmail GENÇ
İnsanız ve İnsanlığı Özlüyoruz
K
Emrah POLAT
Vahametlerle İmtihan ve Müracaat
K
Mehmed ESMER
Kubbetüs Sahra'yı tanıyacağız
K
Elif NİSA
Gerçekten İnsan Azar
K
Elif MUSLUOĞLU
Cemâli Bâ Kemâle Seyredelim
K
Fikriye AYYILDIZ
GAFLET
K
Merve YAĞMUR
ÖLMEDEN ÖNCE ÖLÜNÜZ
K
Fuat TÜRKER
Münafıklar Kavramıyorlar!
K
Hüray BOZBIYIK
TESETTÜRÜN VERDİĞİ HUZUR
 
ÖZEL RÖPORTAJ
Ferudun Özdemir: 'Allah Var, Problem Yok'
Ferudun Özdemir: 'Allah Var, Problem Yok'
Ferudun Özdemir, “Allah var, problem yok!” adlı kitabında, yaşanan tüm olumsuzluklara rağmen, Allah'a dayanıp, O'na güvenen insanların bir şekilde aydınlığa kavuşacaklarının farkındalığını oluşturuyor zihinlerde…
 
E-POSTA LİSTESİ
 
FOTO GALERİ
 
ANKET

Web Sitemize Nasıl Ilaştınız?




 
cheap jordans|wholesale air max|wholesale jordans|wholesale jewelry

Sitemizde yayınlanan haberlerde basın ahlakına, hukuk ilkelerine, insan hak ve özgürlüklerine bağlı kalacağımıza söz veririz. Yazarlarımızın yazılarıyla ilgili her türlü sorumluluk kendilerine aittir. İzinsiz ve kaynak gösterilmeden alıntı yapılamaz.

Adres : Sizde Araştırmacı Yazarlara Katılabilir Çalışmalarınızı Yayınlatabilirsiniz! arastirmaciyazarlar@gmail.com a Ad Soyad ve Yazar Resminizle birlikte gönderin değerlendirelim