Sosyal Medyadaki Risale-i Nur Oluşumları Nereye Gidiyor
Bismihi Subhanehu
Evvela; umum Nur talebelerine fevkalade hürmet ve muhabbetlerimi izhar eder muvaffakiyetlerine binler dua ederiz.
Saniyen; Aziz ve pek muhterem üstadımız Bediüzzaman Said Nursi hazretleri yıllar öncesinden radyo, televizyon ve internet gibi hadiselerden bahsetmiş ve müsbet olarak kullanımı ile Risale-i Nur’un fütuhatına zemin ihzar edeceğini bizlere haber vermiştir. Bu menamda bizler bu hususlara bizatihi karşı ve düşman asla değiliz. Lakin mevzuya Risale-i Nurlardaki sadakat, ihlas ve takva düsturlarıyla bir pencere açarak bakmayı münasip gördük.
Salisen; birkaç yıldır bir takım arkadaşlarımız internet üzerinden hizmet adı altında yapılanma sürecine girmiş ve zahiren de muvaffak olmuşlardır. İlk başta devamlı Risale-i Nur paylaşarak umum Nurcuların da desteğini alan bu oluşumlar daha sonraları ise Risale-i Nurları müthiş bir şekilde neşretme zemini ve fırsatı bulmuşken bu imkânı farklı şekilde kullanmayı tercih etmişlerdir. Bizler sırrı teklifin zaruretini ve sadakat mesleğinin zorluğunu bilen Nurcular olarak bu hadiseye pek şaşırmadık. Fakat mevzunun boyutu devamlı değişerek farklı yerlerde yapılanmaya girerek büyümek, daha evvel yüzlerce kere denenmiş fakat devamlılığı olmayan tarzları denemek ve en nihayetinde kitap yazarak ve daha da ötesi kitapları serileştirerek devam ettirmek, Risale-i Nur ile elde ettikleri geniş kitle ve zeminde Risale-i Nur yerine bunların neşrini ve satışını yapmak bizleri derinden üzmüştür. Bazı kardeşlerimizin ifratkarane muhabbet ve ifratkarane husumetlerinin büyümesinin önüne bir nebze de olsa geçmek ümidiyle hilafı adet olarak bir yazı neşretmek lüzumu gördük.
Öncelikle şunu izah etmek isterim ki Bediüzzaman hazretlerinin mutlak vekili Hüsnü Bayram ağabeyin ikaz ve ihtarlarına uymayarak devam eden oluşumları -haşa- biz durduracak değiliz. Zaten bizi dinleyecekte değiller. Fakat ekser Nurcuların bu mevzuda ihtilaflı görüşlerini duyunca bizde sosyal medya kullanıcıları olarak fikir beyan etmek istedik. Bir diğer ifadeyle tarafımızı da belli ederek sui zandan kurtulmak istedik. Aşağıda Kur’an hazinesinden bu zamanın en büyük bir tefsiri olan Risale-i Nur Külliyatından bu tarz sosyal medya hareketinde bulunan kardeşlerimizin görüş ve düşüncelerinin ne kadar tarza muvafık olup olmadığını ispatlamak amacıyla bazı bölümleri neşrediyoruz. Cenabı Hak hepimizi bu vartalardan muhafaza eylesin. Amin.
NİSA TAİFESİNE KİTAP İMZALATMAK, DERS YAPMAK VE KONFERANS DÜZENLEMEK:
Risale-i Nur gerçi umuma teşmil suretiyle değil; fakat her halde hakikat-ı İslâmiyenin içinde cereyan edip gelen esas-ı velayet ve esas-ı takva ve esas-ı azimet ve esasat-ı Sünnet-i Seniye gibi ince fakat ehemmiyetli esasları muhafaza etmek, bir vazife-i asliyesidir. Sevk-i zaruretle, hâdisatın fetvalarıyla onlar terkedilmez. (Kastamonu Lahikası)
Bu hususta söz söylemeye ihtiyaç dahi yoktur. Bu hizmet evvela şeriat ve ehli sünnet dairesine dahildir. Bununla beraber mesul olmadığımız noktada hizmet ettiğimizi iddaa etmek ise gülünç bir durumdur. Nur dairesinde bir erkeğin bir bayana ders yapması hemde toplu bir şekilde konuşması, sohbet etmesi, ders yapması ve kitap imzalatması katiyyen yoktur. Milyonlarca ehli imanın bu müthiş zamandaki sıkıntı ve meyusiyetlerini bilen bir hakiki Nurcu asla ve kata gülemez, fıkra anlatarak yada -haşa- meksika dalgası ile açtığı yere dersane diyerek hizmet dava edemez.
KİTAP YAZARAK NURLARI OKUMALARINA ZEMİN HAZIRLAMAK:
Birinci Nokta-ı Nazar; Talebeliğin hassası ve şartı şudur ki: Sözleri kendi malı ve telifi gibi hissedip sahip çıksın ve en mühim vazife-i hayatiyesini onun neşir ve hizmeti bilsin. (Mektubat)
Evet milyonlarca Nur talebeleri bu kudsi hizmete hayatlarını ve herşeylerini vakfetmiş lakin hiçbir kimse -hatta bu oluşumlardan binler ziyade imkan ve zemine sahip olmalarına rağmen- kitap yazarak ve onları neşredip dağıtarak bu hizmetin talebeliğine liyakat kazanacaklarını düşünmemişler. Ve bugüne kadar deneyip muvaffak olan da olmamıştır. Üstadımız henüz hayatta iken dahi son devresinde tarz ve düsturları nazara vermiş ve bugüne kadar da bu tarz katiyyen değişikliğe uğramamıştır. Elinde Risale-i Nur Küliiyatı gibi bir eser bulunan bir Nur talebesi asla ve kata bu eserler haricinde başka bir eserin neşrine ehemmiyet vermez. Fakat şu hususta iktibas edilmemelidir. Bizler Risale-i Nur Külliyatına dahil olan en lüzumlu mevzulara dair başka eser ve kitaplara ihtiyaç duymuyoruz yoksa Abdullah Yeğin ağabeyin lügatı ve Said Özdemir ağabeylerin Şafii İlmihalinin bahsimizden hariç olduğu herkesçe malumdur. Bunları misal göstererek kitap yazanlara evvela deriz ki; bu ağabeylerin yazmış oldukları, eserlerin yerine geçmek şöyle dursun, külliyattaki eserleri destekler niteliktedir.
İkinci Nokta-ı Nazar; Bu durûs-u Kur'âniyenin dairesi içinde olanlar, allâme ve müctehidler de olsalar, vazifeleri, ulûm-u imaniye cihetinde, yalnız yazılan şu Sözlerin şerhleri ve izahlarıdır veya tanzimleridir. Çünkü çok emârelerle anlamışız ki, bu ulûm-u imaniyedeki fetvâ vazifesiyle tavzif edilmişiz. Eğer biri, dairemiz içinde nefsin enâniyet-i ilmiyeden aldığı bir hisle, şerh ve izah haricinde birşey yazsa, soğuk bir muaraza veya nâkıs bir taklitçilik hükmüne geçer. Çünkü, çok delillerle ve emârelerle tahakkuk etmiş ki, Risale-i Nur eczaları Kur'ân'ın tereşşuhâtıdır; bizler, taksimü'l-a'mâl kaidesiyle, herbirimiz bir vazife deruhte edip o âb-ı hayat tereşşuhâtını muhtaç olanlara yetiştiriyoruz. (Mektubat)
Bu tarz tarzı hareketin oluşması Risale-i Nurlardaki birkaç paragraf referans gösterilerek ortaya çıktığını işittik. Öncelikle şunu belirtmek isterim ki Risale-i Nurda takvaya, ihlasa, sadakate dair yüzlerce paragraf olmasına karşın farklı şekilde anlaşılabilecek birkaç paragrafı referans alarak umum cemaatin tarzı dışına çıkmak pek akıl karı olmasa gerek. Kaldı ki Üstadımız yukarıdaki paragrafı Barla döneminde yazmıştır. Ve daha sonra bir risaleyi başka bir risalede, bir eseri başka bir eserde, bir mevzuyu başka bir mevzuda geniş bir şekilde açıklayarak zaten şerh ve izah kısmını tamamlamıştır. Malumdur ki şerhe ve izaha ihtiyaç olsaydı bunu en başta Said Nursi hazretleri ve saffı evvel ağabeyler –ki haklarıda ilimleride vardır- onlar yaparlardı.
Üçüncü Nokta-ı Nazar; Bu tarz oluşumların ve yazarlık yaparak neşriyat kuranların üçüncü olarak aldıkları mektup, Emirdağ Lahikasında geçen Şemsi ve diğer Nurlardan alıntı yapanlara Üstadın hakkını helal etmesidir. Evvela Risale-i Nur da ve lahikalarda külli düsturlar vardır ve Üstadın hayatta iken bu düsturları uygulama metod ve yöntemleri vardır. Yani bir mevzuda ve lahikada sadece kelime manası olarak kendi zihnimizdeki ifadeye delil yapamayız. Bunun uygulama tarzı nasıl olmuştur diyerek de araştırmamız lazım. Kaldı ki Abdulkadir Badıllı ağabey Şemsi ve diğer Nurlardan alıntı yapan zatlar için delilleriyle beraber Üstadın tepkisini belirtmiştir. Ayrıca onlar daire dışında idiler ve Üstad yapılan alıntı varsa o eserde başka cümle olmasını istememiştir.
GENÇLERİN TARZI BUDUR ONLARA HİTAP EDİYORUZ:
Risale-i Nur, otuz senelik müthiş bir zamanda gizli dinsiz ve ifsad komitelerinin hücumlarına rağmen iman hakikatları derslerini yüz binler nüshalarıyla her tarafta neşrettiler ve binler kalemlerin gayretleriyle matbaalara ihtiyaç bırakmadan Kur'ân'ın bu yeni dersleri yayıldı, milyonlarca insanın imanlarının takviyesine vesile oldu. Anadolu'daki Risale-i Nur'un faaliyeti, iman hizmeti ve mâkul yüksek dersleri, herkesin nazar-ı dikkatini celb etti; mahkemeler ve tetkikler yoluyla Cenâb-ı Hak, Nurları, ehl-i siyaset ve hükûmete de okutturdu; ve mektepliler arasında yayıldı; genç İslâm ve iman fedakârları çoğaldı; ve bunun büyük bir neticesi olarak, küfr-ü mutlakın ve dalâletin hücumu önlendi, geri çekildi. Yer yer bütün vatanda din lehinde cereyanlar başladı. İzn-i İlâhî ile, âlem-i İslâm ve insaniyete doğmaya başlayan İslâmî saadetin fecr-i sâdıkını gösterdi. Elhamdü lillâhi Rabbi'l-Âlemîn... (Tarihçeyi Hayat)
Risale-i Nur'un mesleği ise, vazifesini yapar, Cenâb-ı Hakkın vazifesine karışmaz. Vazifesi tebliğdir; kabul ettirmek, Cenâb-ı Hakkın vazifesidir. Hem, kemiyete ehemmiyet verilmez. Sen o havalide bir tek Âtıf'ı bulsan, yüzü bulmuş gibidir. Merak etme. (Tarihçeyi Hayat)
Evvela şunu belirtelim ki bu tarz hareketi başlatan kardeşlerimiz aldanıyorlar ve bilerek yahut bilmeyerek aldatıyorlar. Binlerce gençlere de kendi tarzlarının yolunu açmaya sebep oldular ve oluyorlar. Risale-i Nur’un, Bediüzzaman Said Nursi'nin ve varis, vekil ve talabelerinin tarzı yediden yetmişe her yaşa ve her insana suhuletle hitap edebilir, bunda katiyyen şüphemiz yoktur. Zaten onlarca hatıra ile sabittir ki Üstad hazretleri hakiki bir nur talebesini binlerce insana tercih ediyor ve sadık ve fedakar o tek talebeyi tercih ediyor.
Hülasa; bu tarz hattı hareketin yanlış olacağı hususunda bizler elimizden geldiği kadar bilgilendirme yapmak durumundayız. Risale-i Nurları ve bu hizmeti kendi malı bilen neme lazım yahut bana ne diyemez. Eğer bu mevzuda detaylı bilgi isteyen arkadaşlar Üstadın mutlak vekili Hüsnü Bayram ağabey hayattadır bizzat kendisine müracaat edebilirler yahut bulundukları yerdeki en yakın Nur medresesine giderek direk Risale-i Nurlarla muhatap olabilirler. Cenab-ı Hak bizleri nefsin istibdatı rezilesinden muhafaza eylesin ve ihlas sahibi kılsın.
Kardeşiniz İhsan KALBENT
- SEVDA Sevda nedir bilir misin? Eklenme: 14 Nisan 2020
- Yalnız Geçen 3 Aylar İnsan yalnızlığını hissediyor mübarek aylarla müşerreflendiğimi... Eklenme: 09 Nisan 2020
- BİL EY NEFSİM!... Bil Ey Nefsim!...Önce Şeytan’ı kurban olarak seçti. Eklenme: 24 Temmuz 2017
- BİZ NEREDE YANLIŞ YAPTIK ? DEM... Tüm dünyaya karşı bizi dimdik ayakta tutan değerlerimizi yok et... Eklenme: 19 Eylül 2016
- Şah Hatay-ı Cemevi ve Kültür D... Biz müminler olarak dinimizin bize emrettiği güzel aylardan Rec... Eklenme: 02 Haziran 2016
- İbadetin Yüksek Hakikatini Keş... İbadetin Yüksek Hakikatini Keşfetmek (Risale-i Nur Eğitim Prog... Eklenme: 26 Mayıs 2016
- Bilim’in Deterministik Evrenin... Bilim’in Deterministik Evreninde Rabbimiz ne iş yapar!? Eklenme: 18 Mayıs 2016
- Bir Şenlik Yeridir Kâinat (Risale-i Nur Eğitim Programı-2) Eklenme: 17 Mayıs 2016