Avrupa'nın Terörle İmtihanı

Türkiye 'den kaçıp Avrupa'nın herhangi bir ülkesine giden terör yandaşlarının zorluk çıkarılmaksızın vatandaş yapılıp, Normal yollarla gidenlerin iğneyle kuyu kazmak zorunda kaldığı münafık Avrupa'nın gece maalesef Terörle imtihanı çok ağır oldu. 

Terör ve Terörizme hiçbir şekilde hoş bakmak hiçbir müslümana yakışmadığı gibi Peygamberimiz s.a.v in, bir tek masumu öldüren bütün insanlığı öldürmüş gibidir ifadesi her zaman ehli sünnetin bakış açısı olmuş ve olmayada devam edecektir. Cephede savaşmayan herkes İslam da ehli sünnet bakış açısından masum olarak ifade edilir. 

Müslüman ne kadar zulüm görsede zulmeden olmamıştır olmamalıdır. 

Fakat son dönemlerde hususen son ikiyüz yılda ikiyüzlü Avrupa nın en ikiyüzlü devleti olan İngiltere nin katkısıyla Âlemi İslamın Peygamberinin s.a.v ve Alimlerinin devre dışı bırakıldığı bir din icadı ile ehli sünnet anlayışının temeli saygı ve daha faziletli yaşamaya dayalı anlayışı yok edilmeye çalışılmış tek kaynak Kuran diyede maalesef bazı ülkelerde bu anlayış ağırlıklı hale getirilmiştir. 

Peygamberimiz s.a.v ve Alimlerin devre dışı bırakıldığı bu yeni çizgi güya en sağlam kaynak olan Kuran dan beslendiği ifadesi yüzünden Kuran ın anlayış ve içeriğine fazla hakim olmayan müslümanlar tarafından itiraz görmemiş belkide İslam tarihinin en büyük fesadının önü açılmıştır. 

Allahüteala'nın Âli İmran Suresi 7 de ifade ettiği tehlikeli çizgiye maalesef bir çok İslam ülkelerinin vatandaşlarının büyük bir kısmı çekilmiş, Kuran üzerinden yine Kuran anlaşılmaz hâle getirildiği gibi maazallah fesadında kaynağı haline getirilmiştir. 

Kuran Muhkem ve Müteşabih ayetlerden oluştuğunu müteşâbih olanının ancak Allah ve Rasih(büyük, derin) alimlerin teslimiyet gösterenleri tarafından anlaşılacağı Allahüteala tarafından bizzat Kuran da ifade edilmesi ve Müteşabih âyetler üzerinden kalbinde fitne bulunanlar tarafından fesat çıkarılacağı ifade edilmesine rağmen safdil ve Kuran dan habersiz yaşayan müslümanlardan bir kısmı maalesef bu fesadın içerisine çekilmiş ve ikiyüzlü Avrupa ile İsrailoğullarının projelerinde başrol oyuncusu haline getirilmişlerdir. 

Âli İmran Suresi 7 şu şekilde ifade eder bu tehlikeyi. ..

Sana Kitâb’ı (Kur’ân’ı) indiren O’dur; onun bir kısmı muhkem âyetlerdir ki onlar kitâbın anası (esâsı)dır, diğerleri ise müteşâbih (âyetler)dir.(2) Ama kalblerinde bir eğrilik bulunanlar, fitne çıkarmak ve onun te’vîlini aramak için hemen ondan müteşâbih olanının peşine düşerler. Hâlbuki onun te’vîlini ancak Allah bilir. İlimde râsih (derinleşmiş) olanlar da. (Onlar:) “(Biz) ona inandık, hepsi Rabbimiz tarafındandır!” derler (ve o gizli hakîkati izhâr ederler). Ve (ondan, selîm) akıl sâhiblerinden başkası ibret almaz.

Bununla birlikte yine bir başka âyette Cenâb-ı Hak Onlara o âyetlerin tevilimi geldiki âyetler üzerinden hüküm veriyorlar buyurarak Kuranın Rasûlullah s.a.v ve Rasih âlimlerin devre dışı bırakıldığı zaman anlaşılamayacağını ifade ettiği halde her önüne gelenin üzerinde hüküm çıkarabileceği bir kitap olarak müslümanlara anlatılmaya çalışılıp farklı İslam anlayışının doğmasına zemin hazırlanmıştır. 

Meal konusuda maalesef bir okadar karışık ve tutarsız hale getirilerek bu alan iyice sağlamlaştırılmıştır. Sadece Türkiye'de bile 45 civarında meal olması ve bunlardan en az 30 tanesinde muhkem âyetlerin çoğuna farklı meallerin verilmiş olması, müteşâbih âyetler konusunda tahribatın nekadar büyük olacağının anlaşılması bakımından bize ışık tutacaktır. Ayrıca meal tarihte ve dînî literatürde eksik, yetersiz, kısır tercüme mamasında kullanılmış olmasına rağmen insanlara Kuran'ın mânâsıymış gibi yutturulmaya çalışılıp tefsir, hadis ve âlimlerin devre dışı bırakılmasına alet edilmeside işin bir başka boyutudur. .

İslam tarihinde kâfirler için gönderilen bazı âyetlerin müslüman üzerinde uygulandığı hatta yorumlarla hariciler tarafından Hz Ali ' nin (r.a.k.v)bile maazallah kâfir sayılabilecek kadar ileri gidildiği meseleside düşünülecek olursa âlemi İslamın nekadar tehlikeli bir çizgiye çekildiğini daha rahat anlayabiliriz. 

Bu çizgi her kafadan bir sesin çıktığı, kendi içinde bile birbirine zıt onlarca modelin çıktığı, bütün müslümanların birbirine kardeş olması gerekirken düşman olduğu, muhavere kültürü yerine cerbeze ve tartışma hatta kabullenmediği bir fikri savunanın münafık, kâfir ilan edildiği yepyeni ve aslından uzak bir modeli Âlemi İslamda hakim kılmıştır. 

Bu anlayış kabul etmesekte Din endeksli terör ve terör örgütlerinin bile doğmasına ve bugün bu fikrin üretilmesinde maddi manevi desteği esirgemeyen münafık Avrupa'nın münafık bazı devletleriyle tamamen din endeksli siyasi proje devleti İsrail ve İsrailoğullarının amaçlarına Âlemi İslamın çirkin gösterilebilmesi ve fikren ayrı düştükleri için rahat kullanılabilmesi mümkün olan yapıların çıkmasına en sağlam altyapıyı hazırlamıştır. 

Artık Âlemi İslamın tabir uygunsa Fabrika ayarlarına dönmesi ve bütün insanlığı en baştada Âlemi İslamı zarara uğratan bu anlayıştan kurtulması, emredilen istişare kültürünü devletler nezdinde oluşturması ve İttihadı İslamı sağlayarak birlikte karar alıp bütün insanlık alemine tek bir fikir ve karar sunabilecek şekil ve niyete kavuşması kaçınılmazdır. 

Aksi durumda İslam adına, İslâm anlayışına zarar veren bütün fasit, facir, zalim grupların zararları ve faturaları kamuoyundan Müslümanlara yazılmaya devam edecek ve Âlemi İslamda akıtılan her kan ve gözyaşının vebali üzerimizdeki buhran ve bereketsizliğin temel sebebi olmaya devam edecektir. ..

Seyfettin Kürne