04 Aralık 2015, 11:45 -
Anasayfa »

Dini korumak
Kim dinini korursa din onu ve onun her şeyini korur.
Korumakla yükümlü olduğumuz beş ana esas vardır. Bu esaslar, en büyük servettir ve Allah'tan bize emanettir. Onlar da şunlardır:
1-Din,
2-Akıl,
3- Nefis,
4- Nesil,
5- Mal.
Bunlar çok önemlidir. Hele dini koruma, sıralamada da görüldüğü gibi hepsinden önde gelir. Kim dinini korursa din onu ve onun her şeyini korur. Dinini koruyamayanların, her şeylerini kaybettiğine dair yüzlerce ve binlerce misalden sadece bir iki tanesini arz etmekle yetineceğim. Gazetelerden okuduğum onlarca haberden iki haber:
1-"Kafayı çekti. Beş çocuğunu baltayla doğradı, sonra ayıldı. ? Ben ne yaptım ' dedi. Olanları öğrenince dayanamadı, trenin altına atladı, canına kıydı."
2-"Haber: 150 milyarını kumarda kaybetti silahını şakağına dayadı, tetiği çekti. Yarım saat can çekişti ve öldü.
Şimdi birinci haberi tahlil edelim:
Adam dinin içki yasağına riayet etmedi, içti. Dinini koruyamamış oldu. İçince aklı başından gitti. Böylece aklını koruyamamış oldu. Aklını kaybedince ne yapacağını bilemedi, çocuklarını öldürdü. Böylece neslini de koruyamamış oldu. Alkolün tesiri geçince uyandı. Yaptıklarını gördü. Bir insanın bunu yapmayacağını anladı. Vicdan azabına tutuldu. Dayanamadı, tirenin önüne atladı canına kıydı. Böylece nefsini de koruyamamış oldu.
İkinci haber de öyle değil mi? Dinin kesin olarak yasaklarından biri de kumardı. Adam bu yasağı çiğnedi. Kumar oynadı. Dinini koruyamadı. Yutuldu. Malını koruyamadı. Bunalıma girdi. Canına kıydı. Nefsini koruyamadı. Din gitti, mal gitti, can gitti. Geride kalan sıfıra sıfır, elde var sıfır.
İşte size, dinini koruyamayanların, her şeyini kaybettiğine, en çarpıcı iki misal. Bunlar dünyadaki kayıplar. Bir de ahrette ki cenneti kaybetmek ve cehenneme düşmek gibi bir ceza var ki o acı ve o kayıp hiçbir şeye benzemez.
Şimdi size çok sıcak bir haberin daha yorumunu yapacağım. Güvenilir gazetelerden birinin haberi şöyle:
"Türkiye, Siirt'ten arka arkaya kamuoyuna yansıyan istismar olaylarıyla sarsıldı. Şehirde bir ilköğretim okulundaki 7 kız öğrenciye aralarında okul müdür yardımcısının da bulunduğu 25 kişinin tecavüz etmesi olayının şoku atlatılamadan iki minik çocuğa daha tecavüz edildiği ortaya çıktı."
Mide bulandırırcı ve tüyler ürpertici olduğu için haberin kalan kısmını okumuyorum.
Yanlış teşhis yanlış tedavilere götürür. Yanlış tedavi de işte bu acı sonuçları doğurur. Bizim, ne yazık ki genel tutumumuz şu: Anarşist ve teröristler, ahlaksız ve iffetsizler yakıp yıktıktan sonra, karakolları basıp onlarca askeri şehit ettikten sonra, ırzlara tecavüz edilip masum yavrular öldürüldükten sonra tedbir almaya ve yaraları sarmaya başlıyoruz. Ölenler öldü kalanlara selam olsun. Bu yol, yol değildir. Asıl yol sineklerle mücadele etmek yerine, bataklıkları kurutmaktır.
Bu olayda hem cinayet var, hem ırza ve namusa tecavüz var, hem bebek denecek kadar masumlara acımasız bir saldırı var. Bunu hiçbir hayvan ve hiçbir canavar yapamaz. Böylelerinin yaşama hakları yoktur. Böylelerine yaşama hakkı verenler, bu canavarların işine ortak olmuş olurlar. Onun için ben de bu çocukların anne-babaları gibi feryat ediyor ve diyorum ki idam cezası geri gelmelidir. Allah, boşuna: "Kısasta sizin için hayat vardır." dememiş.
Siz hem idamı kaldırıyorsunuz, hem zinayı suç olmaktan çıkarıyorsunuz, hem karma eğitimi vacip kılıyorsunuz, hem müstehcenliği ilericilik görüyorsunuz. Bütün bunlar yetmiyormuş gibi din ve Kur'an eğitimini tatmin edici bir şekilde vermiyorsunuz. Bu şu demektir: Siz, kuzuları, aç kurtların önüne atıyorsunuz. Onlar da kuzuları parçalamaya devam ediyorlar. Bu nasıl bir eğitim, bu nasıl bir yönetim, bu nasıl bir sistem, bu nasıl bir merhamet, bu nasıl bir vicdandır? Bu yanlışlar, Pervari'deki vahşetten daha mı hafif ?
Bu olaylar sadece Pervari'nin meselesi de değildir. Öyle olsaydı ben bu yazıyı kaleme almaz ve bunları da söylemezdim. Bu menfur ve melun olaylar, bütün bir eğitim camiasının ve bütün bir ülkenin kanayan yarasıdır. Bu zehirin panzehiri dindir, Kur'an'dır. Bu milletin dinini ve Kur'an'ını korumaktır. Bu eğitim, yani Kur'an'lı din eğitimi, ilköğretimin birinci sınıfından başlayacak, üniversitenin son sınıfına kadar, hatta kabre kadar devam edecektir. Suçsuzu, suçlunun elinden, suçluyu da suçun elinden kurtarmak istiyorsanız, katillere, taciz ve tecavüzcülere, kapkaççılara, gasp ve fuhuş çetelerine, müstehcenlere, fuhşu ve ahlaksızlığı sanat ve meslek haline getirenlere acıyorsanız lütfen mükemmel dinimiz İslâmiyet'ten ve yüce kitabımız Kur'an'dan onları ve çocuklarınızı mahrum bırakmayın. Şefkat, zalimi ve caniyi affetmek değildir, asıl şefkat, bir insanın cani ve zalim olmasına, ahlaksız ve dinsiz kalmasına engel olmaktır. Her halde bunun için olsa gerek hadis-i şerifte: "Zalim kardeşinize de, mazlum kardeşinize de yardım edin." buyrulmuş, bu hadisle zalimin zulmüne engel olmak veya zulüm yapılabilecek ortamları ortadan kaldırmak zalime yardımdır; hususuna dikkat çekilmiştir.
Dinimizin ana kaynağı olan Kur'an, ve Sevgili Peygamberimiz, hayatımızın hayatı, hayatımızın nuru ve esasıdır. Bunlar bizim korumamız, cennetimiz ve mutluluğumuzdur. Medeniyetimiz, kalkınmamız, süper gücümüzdür. Onları böyle görmez ve korumazsak, hiçbir şeyimizi koruyamayız. Ne askerimiz, ne polisimizi, ne çocuklarımızı, ne ırz ve namusumuzu, ne kendimizi, ne de vatanımızı. Allah, milletimizi, Kur'ansız, imansız ve vatansız bırakmasın. Devletimize iman ve Kur'an yolunda yeniden süper güç olma şan ve şerefini nasip eylesin.
Not: 8 Mayıs 2010 Cumartesi günü saat 14'de Gebze'de Osman Hamdi Bey Kültür Merkezinde Bahar Kız Kur'an Kursu'nun hafızlık töreni gerçekleştirilecektir. Açılış konuşması için ben de davet edilmiş bulunuyorum. Bütün dostlarla orada buluşmak temennisiyle. V.K
1-Din,
2-Akıl,
3- Nefis,
4- Nesil,
5- Mal.
Bunlar çok önemlidir. Hele dini koruma, sıralamada da görüldüğü gibi hepsinden önde gelir. Kim dinini korursa din onu ve onun her şeyini korur. Dinini koruyamayanların, her şeylerini kaybettiğine dair yüzlerce ve binlerce misalden sadece bir iki tanesini arz etmekle yetineceğim. Gazetelerden okuduğum onlarca haberden iki haber:
1-"Kafayı çekti. Beş çocuğunu baltayla doğradı, sonra ayıldı. ? Ben ne yaptım ' dedi. Olanları öğrenince dayanamadı, trenin altına atladı, canına kıydı."
2-"Haber: 150 milyarını kumarda kaybetti silahını şakağına dayadı, tetiği çekti. Yarım saat can çekişti ve öldü.
Şimdi birinci haberi tahlil edelim:
Adam dinin içki yasağına riayet etmedi, içti. Dinini koruyamamış oldu. İçince aklı başından gitti. Böylece aklını koruyamamış oldu. Aklını kaybedince ne yapacağını bilemedi, çocuklarını öldürdü. Böylece neslini de koruyamamış oldu. Alkolün tesiri geçince uyandı. Yaptıklarını gördü. Bir insanın bunu yapmayacağını anladı. Vicdan azabına tutuldu. Dayanamadı, tirenin önüne atladı canına kıydı. Böylece nefsini de koruyamamış oldu.
İkinci haber de öyle değil mi? Dinin kesin olarak yasaklarından biri de kumardı. Adam bu yasağı çiğnedi. Kumar oynadı. Dinini koruyamadı. Yutuldu. Malını koruyamadı. Bunalıma girdi. Canına kıydı. Nefsini koruyamadı. Din gitti, mal gitti, can gitti. Geride kalan sıfıra sıfır, elde var sıfır.
İşte size, dinini koruyamayanların, her şeyini kaybettiğine, en çarpıcı iki misal. Bunlar dünyadaki kayıplar. Bir de ahrette ki cenneti kaybetmek ve cehenneme düşmek gibi bir ceza var ki o acı ve o kayıp hiçbir şeye benzemez.
Şimdi size çok sıcak bir haberin daha yorumunu yapacağım. Güvenilir gazetelerden birinin haberi şöyle:
"Türkiye, Siirt'ten arka arkaya kamuoyuna yansıyan istismar olaylarıyla sarsıldı. Şehirde bir ilköğretim okulundaki 7 kız öğrenciye aralarında okul müdür yardımcısının da bulunduğu 25 kişinin tecavüz etmesi olayının şoku atlatılamadan iki minik çocuğa daha tecavüz edildiği ortaya çıktı."
Mide bulandırırcı ve tüyler ürpertici olduğu için haberin kalan kısmını okumuyorum.
Yanlış teşhis yanlış tedavilere götürür. Yanlış tedavi de işte bu acı sonuçları doğurur. Bizim, ne yazık ki genel tutumumuz şu: Anarşist ve teröristler, ahlaksız ve iffetsizler yakıp yıktıktan sonra, karakolları basıp onlarca askeri şehit ettikten sonra, ırzlara tecavüz edilip masum yavrular öldürüldükten sonra tedbir almaya ve yaraları sarmaya başlıyoruz. Ölenler öldü kalanlara selam olsun. Bu yol, yol değildir. Asıl yol sineklerle mücadele etmek yerine, bataklıkları kurutmaktır.
Bu olayda hem cinayet var, hem ırza ve namusa tecavüz var, hem bebek denecek kadar masumlara acımasız bir saldırı var. Bunu hiçbir hayvan ve hiçbir canavar yapamaz. Böylelerinin yaşama hakları yoktur. Böylelerine yaşama hakkı verenler, bu canavarların işine ortak olmuş olurlar. Onun için ben de bu çocukların anne-babaları gibi feryat ediyor ve diyorum ki idam cezası geri gelmelidir. Allah, boşuna: "Kısasta sizin için hayat vardır." dememiş.
Siz hem idamı kaldırıyorsunuz, hem zinayı suç olmaktan çıkarıyorsunuz, hem karma eğitimi vacip kılıyorsunuz, hem müstehcenliği ilericilik görüyorsunuz. Bütün bunlar yetmiyormuş gibi din ve Kur'an eğitimini tatmin edici bir şekilde vermiyorsunuz. Bu şu demektir: Siz, kuzuları, aç kurtların önüne atıyorsunuz. Onlar da kuzuları parçalamaya devam ediyorlar. Bu nasıl bir eğitim, bu nasıl bir yönetim, bu nasıl bir sistem, bu nasıl bir merhamet, bu nasıl bir vicdandır? Bu yanlışlar, Pervari'deki vahşetten daha mı hafif ?
Bu olaylar sadece Pervari'nin meselesi de değildir. Öyle olsaydı ben bu yazıyı kaleme almaz ve bunları da söylemezdim. Bu menfur ve melun olaylar, bütün bir eğitim camiasının ve bütün bir ülkenin kanayan yarasıdır. Bu zehirin panzehiri dindir, Kur'an'dır. Bu milletin dinini ve Kur'an'ını korumaktır. Bu eğitim, yani Kur'an'lı din eğitimi, ilköğretimin birinci sınıfından başlayacak, üniversitenin son sınıfına kadar, hatta kabre kadar devam edecektir. Suçsuzu, suçlunun elinden, suçluyu da suçun elinden kurtarmak istiyorsanız, katillere, taciz ve tecavüzcülere, kapkaççılara, gasp ve fuhuş çetelerine, müstehcenlere, fuhşu ve ahlaksızlığı sanat ve meslek haline getirenlere acıyorsanız lütfen mükemmel dinimiz İslâmiyet'ten ve yüce kitabımız Kur'an'dan onları ve çocuklarınızı mahrum bırakmayın. Şefkat, zalimi ve caniyi affetmek değildir, asıl şefkat, bir insanın cani ve zalim olmasına, ahlaksız ve dinsiz kalmasına engel olmaktır. Her halde bunun için olsa gerek hadis-i şerifte: "Zalim kardeşinize de, mazlum kardeşinize de yardım edin." buyrulmuş, bu hadisle zalimin zulmüne engel olmak veya zulüm yapılabilecek ortamları ortadan kaldırmak zalime yardımdır; hususuna dikkat çekilmiştir.
Dinimizin ana kaynağı olan Kur'an, ve Sevgili Peygamberimiz, hayatımızın hayatı, hayatımızın nuru ve esasıdır. Bunlar bizim korumamız, cennetimiz ve mutluluğumuzdur. Medeniyetimiz, kalkınmamız, süper gücümüzdür. Onları böyle görmez ve korumazsak, hiçbir şeyimizi koruyamayız. Ne askerimiz, ne polisimizi, ne çocuklarımızı, ne ırz ve namusumuzu, ne kendimizi, ne de vatanımızı. Allah, milletimizi, Kur'ansız, imansız ve vatansız bırakmasın. Devletimize iman ve Kur'an yolunda yeniden süper güç olma şan ve şerefini nasip eylesin.
Not: 8 Mayıs 2010 Cumartesi günü saat 14'de Gebze'de Osman Hamdi Bey Kültür Merkezinde Bahar Kız Kur'an Kursu'nun hafızlık töreni gerçekleştirilecektir. Açılış konuşması için ben de davet edilmiş bulunuyorum. Bütün dostlarla orada buluşmak temennisiyle. V.K
YORUM YAZ
BU HABER İÇİN HENÜZ YORUM EKLENMEMİŞTİR.

DİĞER HABERLERİ
-
Peygamberimiz(ASM) 24 Saatinde... Sevgili Peygamberimizin zikirsiz, fikirsiz, şükürsüz, duasız, n... Eklenme: 01 Haziran 2016
-
Akan kanı durdurma, dünya ve a... Namazda: “Ey bizim Rabbimiz! Beni, anamı-babamı ve bütün mü’min... Eklenme: 09 Ocak 2016
-
Tahiyyattaki halimiz Allah Teala’ın, Peygamberimizin selamını aldığı ve karşılık ver... Eklenme: 06 Ocak 2016
-
Dünya daha önce yaratılmış mıy... Yani Âdem (a.s)'den önce bir dünya, bir yaşayış var mıydı? Eklenme: 24 Kasım 2015
-
İlahi muhabbetin aleme yansıma... Üstad-ı Muhterem'in eserlerinde gördüğümüz muhteşem cümlele... Eklenme: 18 Kasım 2015
-
Allah Demek Yerine Aşkım Demek Canı çıkarken bile Eklenme: 14 Kasım 2015
-
Ahiret inancından sapma HANGİSİNE İNANAYIM? Eklenme: 12 Kasım 2015
-
En Büyük Musibet Biz bunları çok söylemişiz Eklenme: 21 Mayıs 2015
YAZARLARIMIZ
EDİTÖRÜN SEÇTİKLERİ
KONUK YAZARLARIMIZ
ÖZEL RÖPORTAJ
CEMALEDDİN HOCANIN ARDINDAN..
Bizler Cemalettin Bal Hocamızın muvahhid bir mümin; Kur'an Hizmetkarı bir müftü olduğuna aynel-yakin şahidiz. Kur'an talebelerine verdiği önem, inşa ettirdiği Hafızlık Kurslarının işleriyle bizatihi ilgilenmesi, personelinin derdinde sıkıntısında varıyla yoğuyla koşan,kendisiyle uğraşan ona iftira edenlere dahi beddua etmeyen yine onları dualarıyla uğurlayan bir hocamız olduğuna şahidiz.
E-POSTA LİSTESİ
ANKET