FİKİR SAĞLIĞI İÇİN BEŞ PRENSİP
FİKİR SAĞLIĞI İÇİN BEŞ PRENSİP
1) Hiçbir mahlûk yüzde yüz doğru veya yanlış değildir. Mahlûk demek somut, sınırlı varlık demektir. Böyle şeylerde önemli olan nitelikli oranlardır. Bu oran, yüzde ellinin üstünde ise, orta derecede iyi sayılır. Yüzde yetmiş ve yukarı ise, pekiyi sayılır. Oran yüzde ellinin altında ise, sapık (ehl-i dalalet) sayılır; yüzde yüz kötü ise şeytan ve şerr-i mutlak sayılır. Mutlak yokluk manasında... Yoksa mikropların ve musibetlerin göreceli ve dolaylı faydaları olduğu gibi, insan düşüncesinin ve yeteneklerinin gelişmesinin önemli bir aracı olarak şeytanların da faydaları vardır.
2) Bir varlığın, bir dosya olması, bir mana ifade etmesi, onu hayırlı ve iyi kılar. Yazılım bazında, matematiksel düzen varsa, o onu iyi kılar. Eksiklikler, sistemin sonsuzluğu içinde sindirilir. Eğer matematik düzen yoksa veya kudret, ilim, irade denilen üçlü sacayağından biri eksikse, zaten o şey yok olur; problem olamaz. Çocukların ve hayvanların tabii yargıları bu çerçevede mükemmeldir ve gerçektir. Fakat kâmil insanların, geri dönüp çocuklaşması veya hayvanlaşması putperestliktir ve asıl gericiliktir.
3) Biz, sadece sonsuz soyut değerleri düşüncemize temel alırız. Çünkü bu değerler mutlak iyidirler; dolayısıyla biz hiçbir zaman somut müşahhas eşhası esas almayız. Çünkü onları esas almak için, iyi veya kötü diye yargılamamız gerekir. Hâlbuki yargılamak Allah'a mahsustur. Çünkü yargılamak sonsuz bilgi ister. Zaten böyle bir yargı yanlış olduğundan, Hz. İsa, "Yargılamayın ki; yargılanmayasınız!" diye bizi uyarıyor. Evet şahısları yargılamak, insanı yoruyor; ve yargılayan için acil bir ceza oluyor. Bugünkü İslam Dünyası ve Batı da, kitapları ve mesajları esas alacaklarına peygamberlerin ve Mehdi'nin ve Mesih'in somut şahsiyetlerine takıldıklarından insanlık yüzlerce sorun yaşıyor; ve bazen de çareyi nihilizmde buluyor. Çünkü gerçeklik sonsuzdur, sınırlanınca mahiyetini bir derece kaybediyor.
4) Eğer insan sonsuz soyut değerler ve ilkelerle düşüncesine istikamet vermezse, göreceli olayları ve kişileri ilke edinmek zorunda kalır. Bunların ise, ilkeleri ile, iyilik veya kötülük oranları belli olmadığından insan gibi sonsuzluk ifade eden bir realiteyi tatmin etmez. Çoğu zaman da onu şizofren yapar. Şizofren kişi ise soru sorma, öğrenme yeteneğini kaybettiğinden yargılanmaz. Farsçada: "Divanera kalem nist" diye bir söz vardır. Yani; "Deli için kalem olmaz.". Evet, deli yazı yazamadığı gibi, onun aleyhinde yazı ve yargı olmaz. Unutmayın ki, insanların çoğu bu asırda yarı deli veya putperest sayılır. Çünkü evrensel soyut değerlerini kaybetmişlerdir."A'mak-ı Hayal, Vadi-i Cünûn" kısmını okuyun.
5) Eğer bir dosya veya varlık kötü iken iyi kabul ediliyorsa, sistemdeki sonsuz bilinç ve seleksiyon kanunu, onu dışarı, yani yokluk çöplüğüne atar. Dolayısıyla septik olmamız, varlığı nihilistçe görmemiz büyük bir yanlıştır. Bu yanlışın acısı, bizi ya yola getirir veya diskalifiye eder.
Not: Vehhabiler Risalesi'nin Anahtar Kavramlarını okuyun!
14 / 01 / 2010
Bahaeddin Sağlam
- Salât (Namaz) Kavramı Salât (Namaz) Kavramı Eklenme: 12 Temmuz 2016
- DUHA SURESİNİN MUCİZELİK NÜKTE... DUHA SURESİNİN MUCİZELİK NÜKTELERİ Eklenme: 24 Mayıs 2016
- İNCİL’İN EVRENSEL BİR GERÇEĞİ dinlerde vahyi anlamak için üç temel, bir de tali dört bilgi ka... Eklenme: 09 Mart 2016
- Akıl nedir? anlamı bağlanmak olduğu için insanlar iki farklı durumu veya du... Eklenme: 22 Şubat 2016
- Huri, Sanat ve Saptırmalar Son iki yüz yıldır veba gibi insanın bütün maneviyatını hatta v... Eklenme: 04 Ocak 2016
- Huri, Sanat ve Saptırmalar Kur'anın saf nimet, sanat ve hakikat olan cennetle ilgili... Eklenme: 11 Aralık 2015
- ŞÜKÜR RİSALESİNİN ŞERHİ (28. Mektubun 5. Meselesi) Eklenme: 24 Kasım 2015
- ÂDEM VE EVRİM Bu söyleşi Nokta dergisi tarafından yapıldı. Fakat bazı çevrele... Eklenme: 03 Kasım 2015